Her yıl merakla beklenen 2025 global yapay zeka endeksi raporu yayımlandı! Artık bir bilimkurgu hikayesi değil…
İlişkinin en dikkat çekici noktalarından biri, ABD’nin yapay zeka modellerinin geliştirilmesinde hala önde gelen konumda olmasıdır. Ancak Çin, ABD ve ABD arasındaki farkı hızla kapattı. 2023’te Çin yapay zeka modelleri ve ABD modelleri arasındaki rakamların performansında iki fark vardı, 2024’te bu fark önemli ölçüde ortadan kaldırıldı.
Avrupa bu yarışta geride kaldı; Rapor, Avrupa’nın yenilikçi modellerin geliştirilmesinde daha fazla çaba göstermesi gerektiğinin altını çiziyor. Bu yarışma bir kez daha yapay zekanın stratejik öneminin küresel ölçekte nasıl olduğunu ortaya koyuyor.
Yatırımlar ve yapay zeka kullanımı hızla artıyor
2025 Yapay Zeka Endeksi, yapay zekaya olan şirketlerin ilgisinin her yıl arttığını ortaya koyuyor. 2023’te, şirketlerin % 55’i aktif olarak yapay zeka teknolojilerini kullanırken, bu oran 2024’te % 78’e yükseldi. Yapay zeka, iş süreçlerinin optimizasyonundan müşteri hizmetlerine, veri analizine verimlilik artışına kadar birçok alanda vazgeçilmez bir araç haline geldi. Raporda, finans, sağlık ve ticari sektörlerde yapay zeka kullanımının belirtilmiştir.
Bireysel kullanıcılar ayrıca yapay zekayı günlük yaşamlarına daha fazla entegre etmeye başladı. Metnin oluşturulması, görsel tasarım, dilin çevirisi ve hatta kişisel asistanlar gibi yapay zeka tarafından desteklenen uygulamalar tüm dünyada milyonlarca insan tarafından kullanılmaktadır. Bu yaygın kullanım, teknolojinin sadece kurumsal dünyada değil, aynı zamanda bireysel yaşamda radikal bir dönüşüm yarattığını göstermektedir.
Türkiye’de yapay zeka iyimserliğe hakim
Rapor ayrıca ülkelerin yapay zekaya yönelik tutumlarını da tartışıyor. Türkiye, bu alanda dikkat çeken ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. 2022’den bu yana, yapay zeka için iyimserlik oranlarında küresel bir artış olurken, bu oran Türkiye’de yüzde 9 olarak ölçülmüştür. Türk halkının yapay zekayı bir fırsat olarak görmesi ve bu teknolojinin sunduğu fırsatlara olumlu yaklaşım, ülkenin dijital dönüşüm sürecinde önemli bir motivasyon kaynağıdır. Rapor, Türkiye’nin genç nüfusu ve teknolojiye tabi olarak yapay zeka alanında potansiyele sahip olduğunu vurgulamaktadır.
Yasal düzenlemeler ve eğitimde yeni pasajlar
Yapay zekanın hayatımızın her yönüne nüfuz etmesi, hükümetleri de harekete geçirdi. 2024’te yapay zeka için yasal düzenlemelerin 75’e ulaştığı ülke sayısı 75. Bu düzenlemeler teknolojinin etik kullanımı, veri gizliliği ve güvenliğin yer almasını içermektedir. Aynı zamanda hükümetler yapay istihbarat sektörünü desteklemek için yatırımlarını artırıyor. Özellikle, ulusal yapay zeka stratejileri geliştiren ülkeler, bu alanda küresel rekabette avantaj sağlamayı amaçlamaktadır.
Eğitim alanında önemli gelişmeler vardır. Rapora göre, birçok ülke yapay zeka becerilerini geliştirmek için eğitim programları başlattı. Üniversiteler, liseler ve çevrimiçi platformlar aracılığıyla yapay zeka odaklı kurslar yaygınlaşıyor. Bu eğilimin bir parçası olarak Türkiye, devlet ve özel sektör aracılığıyla yapay zeka eğitimi için projeler geliştiriyor. Bu çalışmalar gelecek nesillerin teknolojiye daha hazır olmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Yapay zeka, hayatımızın gerçeği
Stanford Üniversitesi’nin 2025 Yapay İstihbarat Endeksi raporu, teknolojinin sadece bugün değil, aynı zamanda geleceği de model olan bir güç olduğunu gösteriyor. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki rekabetteki daha fazla artış, bu cinste rol oynayacak ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin yapay zekada potansiyeli önümüzdeki birkaç yılın en çok tartışılan sorunlarından biri olacak. Türkiye’nin yapay zekaya iyimser yaklaşımı ve bu alandaki adımları, ülkenin küresel teknolojik sahnede daha etkili hale gelmesine katkıda bulunabilir.
Yapay zeka artık bir bilim kurgu hikayesi değil; Hayatımızın gerçeği. 2025 raporu, bu gerçeğin ne kadar büyüdüğünü ve tamamlandığını bir kez daha ortaya koyuyor.
(WebTekno)
